Türkiye’nin önemli tarihçilerinden Lozan değerlendirmeleri
Türk halkının dünyaya örnek olan kurtuluş savaşının ardından elde edilen kazanımları korumak için diplomasi devreye girdi.
Ankara’da kurulan yeni hükümetin atadığı İsmet İnönü başkanlığındaki heyet, İsviçre’nin Lozan kentinde düzenlenen barış konferansına katıldı.
Konferans sonucunda 24 Temmuz 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri arasında bir anlaşma imzalandı.
‘Türkiye Cumhuriyeti’nin senet’i olarak nitelendirilen Lozan Barış Antlaşması, kimilerine göre büyük bir başarı, kimilerine göre batıya esaret, kimilerine göre de 100 yıl sonra feshedilecek ve meseleleri bilinmeyen bir antlaşma olarak değerlendirildi.
Son zamanlarda antlaşmayla ilgili yaygın komplo teorileri gündeme geldi.
Bir ülkenin tüm taraflarıyla kaderini belirleyen anlaşmanın imzalanmasının üzerinden 100 yıl geçti.
100 yılı tartışmalı bir şekilde geride bırakan Lozan hakkında Türkiye’nin en önemli tarihçileri birçok değerlendirmede bulundu.
İşte o incelemelerden bazıları;
Mustafa Armağan: Lozan bir zafer ama bizim zaferimiz değil
Tarihçi ve yazar Mustafa Armağan, bu alanda çoğunluğun dışında görüş bildiren tarihçilerden biridir…
Lozan’ın bir kazanım olduğuna dikkat çeken Armağan, bu kazanımın Türkiye’den çok ABD’nin kazanımı olduğunu savunuyor.
Armağan, İngiltere’nin dünya hakimiyetine karşı ABD’nin Orta Doğu’daki petrol kaynaklarına ortak olma çabası sayesinde Türkiye’nin bu anlaşmaya karşı çıktığı görüşünü savundu. “Lozan bir zaferdir ama bizim zaferimiz değil”kelimesini kullanıyor.
Armağan bir yazısında şu sözlere yer verir:
“İlginç bir şekilde, Lozan’daki resmi görüşmelerde ana konulardan biri petrol değildi ve İngilizler bile sanki petrolle alakaları yokmuş gibi davranmayı tercih ettiler ama bu tabii ki yüzü kurtarmak için bir roldü. Anlaşmaya petrol açısından bakıyorlardı tatlım. İngiliz-ABD rekabeti kapalı kapılar ardında gidiyordu.
Anlaşmazlığın asıl nedeni, -söz verildiği gibi- savaştan önce Türkiye’den çekilecek petrol sahalarının Türkiye Petrolleri’nin ana hissedarları olan İngiliz-Fransız tekeline mi bırakılacağı, yoksa tekel analizine direnen ABD petrol şirketleri konsorsiyumunun hisselerinin Stardard Oil Company’ye mi verileceğiydi.
Yani Lozan ve sonrasında asıl mücadele İngiltere ile aramızda değil, İngiltere-Fransa ile ABD arasında yaşandı ve biz petrolü kaybeden taraf olurken İngiltere ‘petrol fırtınasından’ beklediğini alamayınca petrolün üzerine tek başına oturacağını hesaplarken güçlü bir kumu kabul etmek zorunda kaldı.
İlber Ortaylı: Türkiye’nin kuruluş belgesidir
Türkiye’nin en önemli bilim adamlarından Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Lozan’ın tartışmasız bir zafer olduğunu söylüyor.
“Lozan Türkiye’nin tapusudur”Ortaylı diyor ki, “Avrupa basını da Lozan’ın bir zafer olduğunu ilan etti. Lozan’daki kapitülasyonlar kaldırıldı. Zafer ya da yenilgi mücadelesi boş ve haindir. Lozan, Türkiye’yi bağımsız bir devlet ve cumhuriyet ilan etti. Türkiye’nin kuruluş belgesidir.”ifadeler kullanır.
“Kahveci tarihçilik bilmez”
Ortaylı, gizli maddeler ve diğer komplo teorileri hakkında da değerlendirmelerde bulundu. “Lozan’ın bütün belgeleri Türkçe çıktı. Kahvehane tarihçiliği bunu bilmez. İç unsurları efsanedir. 100. yılda bitmesi diye bir şey yoktur. Lozan bakidir. Taraflardan biri çekilse de anlaşma devam eder.”açıklama yaptı.
Murat Bardakçı: Lozan, Türk tarihinin en şerefli antlaşmasıdır
Tarih alanındaki araştırmalarıyla dikkat çeken Murat Bardakçı, Ortaylı gibi Lozan’ı bir zafer olarak görenlerden.
Bardakçı antlaşması için, “Lozan, Türk tarihinin en şerefli antlaşmasıdır! Çünkü sınırlarını genişleten büyük bir fetih sonucunda diz çöken devletlerle değil, büyük bir mağlubiyetin ardından girdiğimiz Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, yani Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanmıştır.”terimleri kullanır.
“Lozan’ı mahvetmekle beslenenler…”
2018 Lozan devriyesi sırasında yazdığı yazıda sert sözler kullanan Bardakçı, kapatılan mesele ve 100. yıl kumpasına karşı şu sözleri sarf etti:
“Lozan konuşmasında ne yazarsam yazayım bazılarını ikna edemeyeceğimi çok iyi biliyorum.
Bir yanda Lozan’ı yerle bir etmekle beslenen, nesilleri yok saymak pahasına gönüllerini yerle bir eden, hatta “Lozan’ın sırları” masalını yerle bir eden “usta” havasına bürünmüş bir tüccar kalabalığı varken, diğer yanda okumak yerine kulaktan dolma bilgilerden öğrenmenin ve doğruyu öğrenmenin mümkün olmadığını düşünüyorlarsa, “geri adım atsalar” öğrenemeyecekleri bir şeyi asla öğrenemeyecekler. hayır ve bu tür devam ediyor!
“Türkiye’nin dünya devletleri tarafından onaylandığını gösteren belge”
Milli Savunma Üniversitesi Rektörü, tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu da anlaşmanın 100. yılı anısına bir yazı kaleme aldı.
O dönemi ayrıntılarıyla anlatan Afyoncu, Lozan’ın önemine dikkat çekiyor.
Afyoncu, Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya çapında onayını gösteren belge olduğunu belirtiyor.
Afyoncu aşağıdaki terimleri kullanır:
“Lozan Antlaşması, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin başta Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olmak üzere başlıca dünya devletleri tarafından onaylandığını gösteren uluslararası bir belgedir.”